Vücutlarımızdaki toksinleri atma konusundaki detoks yollarımızdan birisi de "Solunum"dur. Alkollü bir kişinin nefesindeki koku, bu detoks yönteminin hepimizin bir şekilde şahit olduğu en tipik göstergesidir.

Nefes alıp verme derinliğine göre, solunum fonksiyonunun etkinliği çok değişken olur. Ağız ve burnumuzdan içeriye aldığımız hava ağız, burun, ana soluk boruları, daha ince ve en ince soluk borularını doldurarak, asıl gaz alış verişi olacak olan alveollere (soluk borucuklarının uçlarındaki küçük baloncuklar) ulaşır. Asıl gaz alış verişi bu son baloncuklara kadar ulaşan hava ile olur. 

Sık aralıklarla, sığ, yüzeyel nefes alıp verirken, bir nefeste alınan hava miktarının soluk boru sisteminin sabit hacmi kadar havası yollarda kalırken, bu hacimden artan en uçtaki yaklaşık 350 ml hava ile solunum işlemi için kullanılabilir.

Oysa, derin bir nefes alındığında bu soluk boru sisteminin hacmi aynı kalırken, uçtaki artan miktarın hepsi etkin olarak solunum işlemine katılır. Bu kapasite tam olarak kullanılırsa, 350 ml yerine bunun yaklaşık on katı kadar bir hava solunmuş olur. Hele derin nefes aldıktan sonra, hemen vermeyip bir süre de akciğerlerde tutulursa, bu kapasite olağanüstü etkili hale gelir.

Derin ve yavaş nefesler alıp vermenin, stres ve gevşeme etkilerinden belki de çok daha önemli etkisi bu fizyolojik, yani düpedüz fiziksel etki ile vücudun tüm hücrelerine yüksek oksijen gönderilebilmesi ile doğrudan ilişkilidir.

Nefes çalışmaları ile sağlığın iyileştirilmesi arasındaki güçlü ilişkiler sayısız bilimsel çalışma ile kanıtlanmış durumdadır. 

"Nefesine Sahip Çık" sloganı ile toplumsal farkındalık oluşturma gayretindeki değerli meslektaşımız, Göğüs Cerrahisi ve Fitoterapi Uzmanı Sayın Dr. Rüya Acaroğlu'nun sosyal mecralardaki paylaşımlarını incelemenizi tavsiye ederiz.